Siyahın ötesinden başlamıştı yolculuğum, bir başına olmak hiç bu kadar yormamıştı beni. Zaman akıyordu işte; ne verilecek hesabı vardı ne de tutsakları... Zamandı işte, çoğunun düşmanı zaman, küsülen zaman..yitip giden zaman... Hani bir yerlerde bulsam dediğim geçip giden zaman...
Gittikce dönüşüyorum benzemediklerime. Atıp tutmalarım,.. Dilimde yanık bir sözcük; konuşamıyorum...
Güneşin yakıcılığı sinirlerimi bozuyor bu mevsimde... Gece rengini kaybediyor sinirleniyorum, eskici geçiyor kapıdan; içim bozuluyor... Deliren bir şeyler beynimi yiyor...
Keşke diyorum, senle ilgili ne var ne yok verebilsem eskiciye... Senle ilgili tüm düşlerimi tüm cümlelerimi verebilsem ..
Olmuyor işte. Ne kadar kovsam da seni içimden sen geri dönüp yüreğimde, zihnimde, benliğimde bulacaksın kendine bir yer. Kendini hatırlatmak için düşleri getireceksin, kokunu alnıma sürüp uykuma dalacaksın... İstilaların azacak yerle bir edeceksin bende kalanlarını...
Seni unutmak için savaşsam da düşlerimle hep yenileceğim sana. Sana benzeyen aynalarda hıçkırarak ağlayacağım yine. Yüzümde sekizinci renk tüm ihtişamıyla boyayacak sana dair tüm düşleri... Sen zaferini takıp koluna dikileceksin yine karşıma...
Ben ölümüne susacağım...
Ben sustukca sen çoğalacaksın, ben sustukca sen yanacaksın. Kendini hatırlatmak için beynimi talan edeceksin, tüm maziyi sereceksin yüreğime. Beni heder edip, yaralayacaksın.
Ve ben hep yenik düşeceğim sana. Titresede kanım, kalbim atışını seyreltse de ben yine yenileceğim düşüne.