Birinci Viyana Kuşatması
--------------------------------------------------------------------------------
Birinci Viyana Kuşatması (1529)
Kanunî Sultan Süleyman kumandasındaki Osmanlı ordusunun, Viyana'yı kuşatması.
1526'da Macar kralı Lajos II'nin, Mohaç'ta ölmesinden sonra bazı Macar beyleri, Osmanlılar'ın da desteklediği Erdel voyvodası Janos Zapolya'yı kral seçtiler ve Osmanlı ordusu bu yeni kralın tahta geçmesinden sonra Macaristan'dan çekildi. Fakat, Janos'a rakip olan Macar beyleri, Alman imparatoru Karl V'in (Şarlken) kardeşi Ferdinand'ı kral seçtiler. Aynı zamanda Bohemya kralı ve Avusturya dükü bulunan Ferdinand, ölen kral Lajos ile akraba olduğundan, Macar krallık tacı üstünde miras yoluyla hak iddia ediyordu. Şarlken de, Ferdinand'ı gerçek Macar kralı olarak tanıdı ve Janos'u âsî ve din düşmanı ilan etti. Osmanlı ordusunun Macaristan'dan geri dönmesinden sonra Ferdinand, Budin üstüne yürüyerek kaleyi ele geçirdi, yenilgiye uğrayan Janos kaçarak, kayınbabası olan Leh kralına sığındı.
Ferdinand, Kanunî Sultan Süleyman'a başvurarak, Belgrad, Sirem (Srem) ve Bosna'nın bir kısmını içine almak üzere Macaristan'ın bazı bölgelerinin, vergi vermek şartıyla kendisine bırakılmasını teklif etti. Osmanlı hükümeti, bu teklifi kabul etmedi ve Budin'in, Janos'a geri verilmesini istedi. Kanunî Sultan Süleyman, Macaristan'ın korunması ve Almanya'nın baskı altında tutulabilmesi için Viyana'nın ele geçirilmesi gerektiğini anladı ve Viyana üstüne yürümeğe karar verdi. Osmanlı ordusu, 10 Mayıs 1529'da İstanbul'dan hareket etti. Edirne'de Anadolu beylerbeyi Behram Paşa, Anadolu eyaleti askerleriyle birlikte orduya katıldı. Sofya'daki Serasker İbrahim Paşa ve emrindeki Rumeli eyaleti askerleri, öncü tayin edildi. Ordu, Niş - Alacahisar - Belgrad - Sirem yoluyla, 5 Ağustos 1529'da Eszek'e vardı. Mohaç'a giren ordu, 5 Eylül'de, Budin kalesi önüne geldi. Kaledeki Avusturya kuvvetleri, 5 Eylül'de kaleyi teslim etiiler. Kanunî Sultan Süleyman, 12 Eylül'de, kral Janos'u tekrar tahta geçirdi. Osmanlı ordusu, ileri yürüyüşüne devam ederek, 26 Eylül'de Viyana'yı kuşatmağa başladı. Ferdinand, Osmanlı ordusuna karşı koyabilmek için, Viyana'yı tahkim etmiş ve komşu devletlerden yardım istemişti. Kanunî Sultan Süleyman, kale kumandanı Niklas Zalem'e haber göndererek, kalenin teslimini teklif etti. Kale kumandanı, bunu kabul etmeyerek, bütün kuvvetleriyle kale gerisinde savunma düzenine geçti. Bu arada Tuna yolundan gemilerle Viyana'ya gönderilen 12 bölük kadar bir Avusturya yardımcı kuvveti, 25 Eylül'de sisten yaralanarak kaleye girdi. Avusturyalılar, kuşatma süresince 30 000 kişilik kuvvetlerle kaleden yaptıkları karşı saldırılar ve baskınlarla, savunmayı aktif olarak yürütmek istedilerse de, büyük kayıplara uğradılar. Viyana kalesine karşı şiddetli savaşların verildiği sırada, Mehmed Bey kumandasındaki Osmanlı akıncıları, Bavyera'da Regensburg, Çekoslovakya'da Brün şehirlerine kadar akınlar yaptılar.
Yolların elverişsizliği ve mevsim şartlarının erken bozulması yüzünden, ağır kuşatma topları yollarda kalmış ve kale önüne getirilememişti. Bu yüzden Viyana kalesi yeteri kadar tahrip edilemedi. Bu elverişsiz şartlara rağmen, 11 Ekim'de Viyana kalesine büyük bir saldırı yapıldı; fakat kesin sonuç alınamadı. Daha sonra yapılan ikinci saldırı da sonuç vermedi. Kışın şiddetlenmesi ve yiyecek sıkıntısının başlaması, ordunun moralini bozdu. Askere büyük ödüller vaat edilerek, 13 ve 14 Ekim'de yapılan saldırılardan da sonuç alınamayınca, Kanunî Sultan Süleyman, 15 Ekim'de, kuşatmayı kaldırarak dönüşe karar verdi. Kuşatmanın kaldırılmasından sonra Sadrazam İbrahim Paşa, Viyana kalesinin güneyinde gereken güvenlik tedbirlerini aldı ve böylece kaleden yapılacak düşman çıkış harekâtını ve saldırılarını önledi. Ayrıca Kasım Bey kumandasında 12 000 kişilik akıncı kuvveti de, düşman baskısını önlemek amacıyla, Almanya'ya ve Steiermark'a akınlar yapmakla görevlendirildi. Osmanlı ordusu, Estergon üzerinden Tuna yoluyla 25 Ekim'de Budin'e geldi ve Kral Janos tarafından karşılandı. Buradan Tuna üzerine kurulan köprüyle Peşte'ye geçildi ve 29 Ekim'de Tuna'nın doğu kıyısı takip edilerek, İstanbul'a dönüş yürüyüşüne başlandı.