İLETİŞİMİN İŞLEVLERİ VE ÇEŞİTLERİ
İLETİŞİMİN İŞLEVLERİ
İletişimin temelde işlevleri: bilgilendirme, denetleme, yönlendirme, bilgi ve becerileri
iletme, eğitme, duyguları dile getirme, toplumsal ilişki kurma, sorun çözüp kaygı
azaltma, eğlendirme, uyarma, gerekli rolleri üstlenme türünden sıralanabilir. İletişim
toplumsal bir gereksinim, siyasal bir araç işlevi görmenin yanı sıra ekonomide bir
güç, kültürde bir gözdağı, teknolojide ise yeni düşlerin kaynağı sayılmaktadır.
İletişimde en genel anlamında tüm düşünce, olgu ve veri iletimi ve paylaşımını
kapsayan bireysel ya da toplumsal bir olgu olarak tanımlarsak , iletişim sürecinin
yararlılığını bireysel ve toplumsal açıdan irdeleyebiliriz.
a) Bireysel Açıdan : Deneyimlerin, düşüncelerin, tepkilerin, duyguların
paylaşılmasını sağlayan simgeleme gücü ya da iletişim bireyler arasındaki etkileşimin
temelidir. İletişim kişinin, bilinçli yada bilinçsiz, bir başkasının kavrama yetisi
simgesel yollarla etkileme süreci olarak alındığında, iletişim kuran kaynak bir
başkasının kavrama yetisini simgeler kullanarak istediği biçimde iletişim süreciyle
etkileyebilir.
Kaynak ya da hedef olarak değişen rollerinde bireylere iletişim aşağıda sıralanan
hizmetleri verebilir: Kaynak olarak iletişim, gereksinimleri karşılamak, çıkarları
korumak, amaçlara ulaşmak için bir araç olarak kullanılabilir.
Alıcı durumundaki hedef kişi için iletişimin temel işlevi iletileri algılayacak ve
yorumlayacak araçları/kanalları sağlamaktadır. Dinleyerek, izleyerek, okuyarak alıcı
rolü üstlenilir; kazanılan bilgilerle de seçim yapma olanağı doğar. Ne ölçüde alınırsa o
ölçüde çok seçenek için bilgi edinilir. Geribildirim sağlayarak, geçici bir süre için
kaynak rolünü üstlenerek, etkili, aktif bir dinleyici olama becerisi kazanan alıcı ya da
hedef kişi, kaynağı da etkileyebilir. Alıcı durumunda müzik dinleyerek, film izleyerek
de estetik doyuma ulaşılabilir.
b) Toplumsal Açıdan : İletişimden köktenci işlevler beklenmekte ve iletişimin
bilgilendirmede kişisel, ulusal ve uluslararası koşulları anlamak, tepki göstermek ve
karar verebilmek için gerekli iletileri toplamak, biriktirmek ve dağıtmak:
toplumsallaştırmada toplumun etkili üyeleri olabilmek için ortak bilgi sağlamak;
güdülemede her toplumun amaçlarına ulaşabilmesi için bireysel ya da toplu
etkinlikleri desteklemek; tartışmada ortak ilgi alanlarını bulmak; eğitimde bilgi
aktarıp her aşamada aydın bir kişilik oluşturmak ve beceri kazanmayı sağlamak;
kültürde geçmişin mirasını, sanat ürünlerini sağlamak ve ufukları genişleterek
yaratıcılığa yönlendirmek, eğlencede bireysel ve toplu eğlence için tiyatro, dans,
güzel sanatlar, edebiyat, müzik, spor v.b. yaymak ve bütünleşmenin kişilere,
topluluklara, uluslara değişik iletilerle ulaşma olanağı sağlamak anlamına geldiği
vurgulanmaktadır.
GENEL İLETİŞİM VE ODAK İLETİŞİM
GENEL İLETİŞİM
Genel iletişim, merkez konumundaki kaynak kişinin (verici), duygu ve düşüncelerini
yaygın ve geniş bir alıcı grubuna yönelttiği iletişim biçimidir. Genel iletişim, bir
nesne aracılığıyla olabileceği gibi aynı ortamda yer alan kişiler arasında doğrudan
doğruya da olabilir. Genel iletişim nesne aracılığıyla olursa buna medyatik iletişim,
doğrudan olursa yüz yüze iletişim deni
Nesne Aracılığıyla Genel İletişim
Medyatik iletişim, Fransız reklamcı J.Seguela tarafından, “toplumun içinden çıkılımaz
bir paradoksu” olarak tanımlamıştır. Gerçekten de iletişimde nesne aracılığı egemen
oldukça toplumlardaki “bire bir etkileşim” ler ve buna bağlı olarak iletişimler
azalmaktadır.
Nesne aracılığıyla gerçekleştirilen iletişimlerde mesajlar, sözle,çizgiyle, yazıyla,bazen
hepsi iç içe olmak üzere, çeşitli biçimlerde alıcılara sunulur. Mesajları televizyona,
duvar panolarına, gazete, dergi ve el ilanlarına farklı aralar taşır.
Özellikle televizyonun ortaya çıkmasıyla sesin yanı sıra görüntünün de iletişime
girmesi, iletişim karşılıklı olarak bilgisayarlarla da sürdürülmesiyle gelişen medyatik
ağ, insanların düşüncelerinin kalıplaşmasına yol açmıştır. Böylece iki insan arasındaki
paylaşma ihtiyacı da sınırlanmıştır. İnsanlık tarihinde ene yaygın olarak kullanılan
teknoloji ürünü televizyondur. Televizyon yüzyılın uyuşturucusu durumundadır.
Evlerdeki en büyük otorite televizyondur. Çocuklar bir televizyon dizisi izlerken
gösterdikleri dikkat ve sessizliği evin başka hiçbir üyesine göstermemektedirler.
Ayrıca diğer insanlarla yaşayıp onlarla çeşitli duygu ve düşünceleri paylaşmamız ve
onları duyabilmemiz için, öncelikle kendimizi duymamız gerekir. Oysa bizi
çevreleyen medya, bizi bize bırakmadığı için sağlıklı insan ilişkilerinden söz etmek
zorlaşmaktadır. Bu durum insanın varlığına ve doğasına aykırı bir çelişkidir. Bu
nedenle medyatik iletişim arttıkça, insanlar birbirleriyle daha az iletişim
kurmaktadırlar. Bu yolla içine düşülen çıkmazı çözmek de yine insanın aklına ve
duygusuna kalmaktadır.
Yüz Yüze Genel İletişim
Genel iletişimlerin bir diğer şekli toplulukla yüz yüze kurulan iletişimdir. Bir miting,
konferans veya toplantıda verici, inanç, düşünce ve duygularını, bulundukları ortak
mekanda doğrudan dinleyiciye iletirler. Doğrudan genel iletişimde mesajın, radyo,
televizyon gibi aracılarla bir başak mekana taşınması söz konusu değildir. Böyle bir
ortamda iletişim çift yönlüdür ve diğer kişiler istedikleri takdirde iletişime
katılabilirler.
Bir toplantıda dinleyicilerden birinin konuşmacıya yönelteceği soru ile iletişimde
mesajı veren kaynak değişebilir. Böylece, genel iletişimdeki tek yönlü bilgi ve duygu
akışı, karşılıklı mesaj iletme şekline dönüşebilir
ODAK İLETİŞİM
Odak iletişim, duygu ve düşüncelerin, sözlü-sözsüz mesajlarla iki kişi arasında gidip gelmesidir.
Odak iletişimde verici kişinin, verici kişi olarak kalması ile iletişim süreci
tamamlanacağı gibi, alıcı kişinin verici kişi rolüne geçmesi ile de sürebilir. İki
arkadaşın birbirleriyle sohbetler, eşler arasındaki konuşmalar, anne-baba ve çocuk
iletişimleri odak iletişim modelinin örnekleridir.
Niceliğe bağlı olan genel ve odak iletişim biçimlerinde niteliğe bağlı farklı iletişim
türleri yer alabilir. Niteliğe bağlı iletişim biçimleri açılımlı iletişim, engelli iletişim ve
tıkanık iletişimdir.
Açılımlı İletişim :
Açılımlı iletişim modelinde iletişim karşılıklı olarak ilerler. Bu iletişim biçimindeki
verici kişi için belirleyici duygu “anlatmak”, alıcı kişi veya kişiler için ise “anlamak”
tır. Bu süreç iletişim ilişkilerinin olumlu ve sağlıklı modelidir. Açılımlı iletişimde
olumsuz duygular, karşı düşünceler iletilse bile , temel yaklaşım anlaşmak ve yeni bir
iletişim boyutuna geçmektir. Bu iletişim biçiminde insanlar birbirleriyle anlaşmaya ve
uzlaşmaya gayret ederler.
Açılımlı iletişimde güvenli davranış biçiminin yaklaşımları görülür. Karşıdaki kişiye
dönük, suçlama, yargı, olumsuz yorum ve genelleme yapılmaz. Bunun yerine
dinleyici anlamaya gayret ederek dinler. Kişi bir konuşmada “anlaşıldım” duygusunu
yaşamazsa karşısındaki kişinin sözle yaptığı “kabul” amacına ulaşmaz. “söylediğinizi
kabul ediyorum, ama...” biçimindeki yaklaşımlarda, bunu söyleyen kişinin anlama
duygusu, kendini anlatma duygusu altında kaybolur ve ezilirse, iletişim kopuklukları
hissedilmeye başlanır ve iki taraf da kendi yalnızlığını yaşar.
Engelli İletişim :
Bazı durumlarda iletişim başlatan kişi sadece “o durum”a ilişkin duygu ve
düşüncelerini aktarmakla kalmayıp, bazı yan mesajları da ana mesajına eklemeye
yönelebilir. Bu durumda alıcı kişi de mesajların bu engelleri ile ilgilenebilir veya o da
ana konuda kendince bazı yan duygu ve düşüncelerini ekler.
Şekilde de görüldüğü gibi engelli iletişimlerde ana konunun kaybolma ihtimali çok
yüksektir. Konuşmaya konu olan probleme çözüm bulma ihtimali giderek azalır.
Böyle bir iletişimde verici ve alıcı kişiler kendi iç çatışmaları ile konuyu kaybetme ve
karmaşıklaştırma eğilimindedirler. Kişilerin geçmiş yaşantılarına ilişkin sorunları, o
durumdaki iletişimi daha da zorlaştırır. Böylece, anlaşma, çözüm bulma ve yeniye
yönelme imkanı ortadan kalkar. Üzerinde konuşulmakta olan konu üçüncü dördüncü
sıraya atılarak kişilik sorunları tartışılmaya başlanır. Sorun değil kişiler öne geçer.
Tartışmacılar sorunu değil kişiliği tartışmaya başlarlar. Bu da tartışılan konuyu
içinden çıkılmaz bir hale sokar.
Böyle bir iletişimde geçmişten kaynaklanan hesaplaşmalar “sen zaten her zaman ...”
diye başlayan cümlelerle tekrar tekrar yaşanır ve çatışma çıkar. Kişi, amacına bağlı
olarak aynı durumu tanımlayan şu iki ifadeyi kullanabilir :
“Saat beşte geleceğini umuyordum. Seni bekledim”, “Saat beşte geleceğini
umuyordum ama biliyorum ki sen her zaman beklenenin dışında şeyler yaparsın.”
Birinci cümlede beklentimiz ve yaşadığımız duygu, ikinci cümlede ise beklentimizden
çok karşımızdaki insanın kişiliği ile ilgili olumsuz yargı belirgindir. Böyle bir ifadeye
suçlayıcı bir ses tonunun eşlik etmesi de kaçınılmazdır.
Tıkanık İletişim :
İletişimi başlatan kişinin verdiği mesajlar, karşıdaki kişi tarafından alınmak
istenmediğinde tıkanık iletişim başlar. Şekilde de görüldüğü gibi, alıcı vericiden gelen
mesajlara kapalı olur
Tıkanık iletişimde mesajlar adeta alıcısı olmayan mesajlardır. Bir iletişim sırasında
alıcı kişi dinlediklerini anlamsız ve gereksiz olarak değerlendiriyorsa fizik varlığına
rağmen psikolojik bir yokluk durumu ortaya çıkar. Algılananların kullanılmadığı,
geri bildirimlerin yapılmadığı –en azından sözel mesajlarla iletilmediği- ortamlarda
iletişim tıkanıktır. Kişiler arasında görülmek istenmeyen “beden dili”, duyulmak
istenmeyen “kavran dili” donup kalır. Bir başka ifadeyle, söz konusu olan hem kör,
hem de sağır bir iletişimdir. Verici kişi adeta kendi kendine konuşur ve kendi kendine
hareketler yapar. Alıcı hoşnutsuzluğu ve olumsuz tutumu ile ilgili mesajlarını en açık
beden dili ile verir.
Örneğin, böyle bir iletişim masa başında oluyorsa, konuşmadan yemek yenmesi,
yemeğin sert bir şekilde tabaklara konulması bu tıkanıklığın en açık işaretleri olabilir.
Evde kapının kapatılışı, hızlı adımlarla uzaklaşma, günlük hayatımızda
gözleyebildiğimiz tıkanık iletişim örneklerinden bazılarıdır. Karşılıklı suskunluk veya
sadece birkaç olumsuz kelimenin havaya savrulması sırasında beden dili bir iletişim
aracı olarak değil, iletişimi kesme aracı olarak kullanılır.