Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı
--------------------------------------------------------------------------------
Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı
Osmanlı devletinin siyasi, askeri ve ekonomik açıdan Avrupa'nın gerisinde kalması devlet büyüklerini bazı tedbirler almaya yöneltmişti. Çeşitli alanlarda Avrupa'daki gelişmeleri takip etmeleri için özellikle gençlerden oluşan bir grup insan Avrupa'ya, özellikle de o dönemde Avrupa'nın gözbebeği olan Fransa'ya gönderilmişti. Bu gençler burada kendi ülkelerinin aksine sanatın her dalının ve edebiyatın halkla içiçe olduğunu görmüşlerdi. O dönem Avrupasında günlük gazetelerde politik gelişmelerden hanımlar için pratik bilgilere kadar hemen her konuda bir şeyler yazıyordu. İnsanlar operalara, tiyatrolara gidiyorlar. Kadın,erkek karışık salonlarda aynı oyunlara kahkahalarla gülüyor, hüzünle ağlıyor, aynı sevinci, heycanı paylaşıyorlardı. Buna hayran kalan gençler sadece küçük bir sınıfa hitab eden kendi edebiyat ve sanatlarını düşünüp, yepyeni fikirlerle ülkelerine döndüler. Bu yeniliklerin Türk edebiyatına uygulanmasıyla batı etkisindeki türk edebiyatına geçilmiş olunur. Ancak değişiklikler öncelikle sanat dallarında değil, siyasi alanda yapıldı. Sultan Abdülmecit Mustafa Reşit Paşayla 1839 yılında Gülhane parkında Gülhane Hatt-ı Hümayunu ilan etmiştir. Ancak sultanın halife kabul edildiği bir ülkede tamamen batılı anlamda bir yenilik yapmak oldukça zordur. Bu yüzden müslümanlığın gerekleri ve İslamiyet'in elden gitmesi korkusuyla böyle bir yenilik yapıldığı açıklanmıştır. Bu fermanın en önemli özelliği insan haklarına yeni bir bakış açısı getirmesidir. Bundan sonra da hemen her alanda değişiklikler birbirini izlemiştir. Özellikle 1860'dan sonra artık geri dönülemez bir batılılaşma sürecine (her anlamda) girilmiştir. Tüm bu süreç içinde başlangıçtan günümüze kadar gelen Türk edebiyatını şöyle sınıflandırabiliriz.
1- Tanzimat Dönemi
2- Servet-i Fünun
3- Fecr-i Ati
4- Milli Edebiyat
5- Cumhuriyet Dönemi