Çocuklarda tuvalet alışkanlığı
--------------------------------------------------------------------------------
Anne ve babaların çocuk yetiştirirken dikkat etmeleri gereken en önemli nokta
Çocuklarda tuvalet alışkanlığı
Anne ve babaların çocuk yetiştirirken dikkat etmeleri gereken en önemli nokta çocukların bazı becerileri kazanabilmelerinde belli bir olgunluk düzeyine ulaşmanın gerekli olduğudur. Tuvalet alışkanlığının kazandırılması, yani çocuğun çişini ve kakasını haber vermesi çocuğun ancak belli bir biyolojik olgunluğa ulaşması sonunda gerçekleştirilebilir. Bu biyolojik olgunluk, kas kontrolü ile ilgilidir.
Anne ve babanın, tuvalet eğitiminde sıra ile şu adımların kazanılmasını gözlemlemesi gerekmektedir: Çocuktan çocuğa küçük farklılıklar görülmekle beraber genelde tuvalet eğitiminin başlangıcında henüz kas kontrolü yeterli olmadığından idrar kesesi boşalma ihtiyacı duyduğunda bekleyemez. Bu nedenle, başlangıçta sık sık altını ıslatma son derece normaldir. Anneler, bu dönemde ev içinde gerekli düzenlemeleri yaparlarsa temizlik ve sağlık bilgisi nedeni ile duyulan kaygılar ortadan kalkar. Annenin, temizlik nedeni ile sinirli olması ve çocuğa bir an önce öğrenmesi için baskı yapması bu süreci olumsuz etkiler. Çocuklar, öncelikle ıslaklığı fark ederler. Bu nedenle yaptıktan sonra haber verirler. Bu dönemde, ebeveynler tarafından övgü alan, desteklenen çocukların haber verme davranışı giderek, yapmak üzere olduğunu hissederek haber vermesine dönüşür. Çoğunlukla, 2 yaşına gelindiğinde çocuklar tuvaletlerini vaktinde haber verirler. İki buçuk yaşa doğru, çocuklar tuvaletleri geldiğinde kendiliğinden tuvalete gitmeye başlarlar. Ancak, temizlenmek için yardıma ihtiyaçları devam eder. Anne ve babanın; sakin, kararlı ve destekleyici tutumları ile giderek çocuğun gün içinde kaçırmaları da azalır. Dört - beş yaşlarına kadar kaçırmaların olması son derece normaldir.
Ebeveyn telaşlı olursa!
*Anne ve baba eğer bu süreçte, sabırsız ve cezalandırıcı bir tutum içinde olursa çocukta ortaya çıkan korku ve endişe duyguları onu olumsuz biçimde etkiler. Bu çocuklardan bazıları ileriki yaşlarda bu konuda problemler yaşayabilirler (gece altını ıslatma). Bu konuda yaşanan bir başka yanlış tutum da, ailenin bu sürecin uzaması durumunda eğitimden -şimdi öğrenemeyecek diyerek vazgeçmeleridir. Bu durumda, çocuk için hem çok olumsuz bir deneyim yaşanmış olur, hem de çocuğun bir işi başaracağına ilişkin kendine ve çevresine olan güven duygusu yaralanmış olur.
Her çocuk farklıdır!
*Çocuklarımızın bir alışkanlığı kazanma süreleri, bizim istediğimiz süre olmayabilir. Her çocuk için bu süre değişik olacaktır. Kendi çocuğunuzu, diğer çocuklarla karşılaştırmayın. Çevrenizden bu yönde gelen kıyaslamalara kulaklarınızı tıkayın. Tuvalet alışkanlığını kazandırma sürecini kendinizi ve çocuğunuzu tanımada önemli bir adım diye algılarsanız bu süreci hem kendiniz hem de çocuğunuz için keyifli bir öğrenme sürecine dönüştürebilirsiniz.
Sağlıklı olan!
BazI anne ve babalar, çocuklarına çok erken bu eğitimi kazandırmış olmakla öğünürler. Ancak, bu sağlıklı bir kazanım olmaz. Belli bir biyolojik olgunluğa erişmeden yapılan tuvalet eğitimi hiç bir işe yaramadığı gibi duygusal olarak da hasar verebilir. Bireysel farklılıklar olmakla beraber, tuvalet eğitimi kazandırmak için gerekli biyolojik olgunluk 18.ayda tamamlanır. Anne ve babalar, çocuklarını gözlemleyerek bu eğitime hazır olup olmadığını anlayabilirler. Bu konuda gerçekleştirilmiş ölçeklerden yararlanabilirler.
Geceler kabusa dönmesin!
Tuvalet eğitiminde anne ve babayı en fazla zorlayan nokta geceleri bu eğitimin nasıl yapılacağı konusudur. İyi bir gözlemleme süreci sonunda çocuğun hangi aralıklarla tuvalete kaldırılması gerektiği saptanabilir. Tuvalet eğitiminin başlangıcında, kısa bir süre, geceleri bez kullanmaya devam edilebilir. Ancak, hem gece hem de gündüz aynı kararlılığı göstermenin çocuk üzerindeki etkisi daha olumludur.
Lazımlık ve çocuk
Diğer önemli bir nokta, çocuğu lazımlığa oturturken bu konu ile ilgili duygularını önemsemenin gerekliliğidir. Genellikle, beslenmenin ardından çocuk lazımlığa oturtulur. Eğer, oturmak istemiyorsa çok fazla zor zorlanmamalıdır. Zorla lazımlığa oturtulan çocuklar, bu sürede tuvaletlerini yapmamakta, kalktıktan sonra çamaşırlarına yapmaktadırlar. Bazen çocuklar, zorla lazımlığa oturtulmalarına tepki olarak dışkılarını yapmamakta direnirler ve ciddi kabızlık sorunları yaşarlar.
Ebeveynlerin tutumlarının niteliği
Tuvalet alışkanlığının kazandırılmasında anne, baba ya da çocuğun bakımını üstlenen diğer ebeveynlerin tutumlarının niteliği çok önemlidir. Telaşlanmadan, sakin sakin, sinirlenmeden, yerinde övgülerin yapıldığı bir eğitim sürecinden, hem çocuk hem de aile kazançlı çıkar. Çocuk, başarması gereken bir gelişim görevinin üstesinden gelmiş olur. Aynı zamanda, bu alışkanlığı kazanırken ailesinin tutumunun özelliğinin farkına varır. Bu farkındalık hem kendine hem de ailesine güven duymasına yol açar.
Çocuklarda karanlık korkusu
Bebeklikten itibaren çocuklarda en sık rastlanılan korkuların başındaki "karanlık korkusu", anne-babaların pekiştirdikleri korkudur. Özellikle gece, ışıkla uyumayı alışkanlık haline getirmek, çocukların karanlıktan tedirgin olmalarına neden olmaktadır. Bu tedirginlik, başka korkularla birleştiğinde veya başka kaygılar ve sorunlar eklendiğinde daha yoğun bir karanlık korkusuna dönüşebilmektedir.
Ebeveynler model olurlar
Tüm korkularda olduğu gibi bu korku türünün gelişiminde de model olmak önemlidir. Yakınları, özellikle anne ya da babasının karanlık korkusu yaşadığını bilen, bu korkuya tanık olan çocuklar ister istemez karanlığın korkutucu bir şey olduğu düşüncesini geliştirmekte ve benzer korku tepkileri vermektedirler. Özellikle 3-5 yaş arasında doğal olarak kendiliğinden ortaya çıkan karanlık korkusu anne-baba tarafından uygun bir şekilde yaklaşıldığında kendiliğinden kaybolabilmektedir.
Karanlıkta ne var?
Karanlık korkusunun en tedirgin edici yanı, karanlık mekanda ne olduğunu görememek ve her türlü potansiyel tehlikeyle baş etmek zorunda kalmaktır. Hatta genellikle çocukların aydınlıkken gördükleri bir odada dahi, karanlıkla birlikte gelebilecek tehlikelere karşı tedirginlik içinde yaşamaları söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda çocuk, ışık yeniden yanmadıkça rahatlayamamakta, yine benzer bir şekilde, ışığı bir başkası tarafından yakılmayan bir odaya girememektedir.
Temel güven duygusu
Özellikle ilk 6 ayda çocuğa temel güven duygusunu kazandırmak önemlidir. Eğer çocuk bu dönemde her türlü tehditten uzak olduğunu, korunduğunu, her koşulda sevildiğini ve destek gördüğünü hissedebilirse temel güven duygusunu kazanabilir. Bu desteği ve güveni verdiğinize inanıyorsanız, buna rağmen çocuğunuzun korkularının azalmadığını gözlemliyorsanız, üstelik bu korkular çocuğunuzun günlük yaşamını, uyumunu, huzurunu etkiliyorsa bu konuda bir uzmandan yardım almanız gerekiyor demektir.
Gerçek ihtiyacı saptanmalıdır
Bazı durumlarda çocukların psikolojik gelişimlerinin yeterli olmamasıyla bağlantılı olarak anne-babanın yatağında uyuma eğiliminin olduğu ve bu tip yaşam krizlerinin bu eğilimi alevlendirdiği bilinmektedir. Böyle bir durumda da çocuğun gerçek ihtiyacının ne olduğu iyi saptanmalı, bunun gerçek bir korku mu, gelişim dönemiyle ilgili bir davranış mı, yoksa anne-babanın yatağına dönmek için kullandığı bir bahane mi olduğunun iyi ayırt edilmesi gerekir.