Ergenlik Döneminde İntiharlar Nasıl Çoğalıyor?
--------------------------------------------------------------------------------
Ergenlik döneminde intiharlar nasıl çoğalıyor? Ergenlik yaşındaki gençlerle doğru iletişim kurmak gerekiyor. En ufak bir yanlışlık, onları intihara kadar sürükleyen sonuçlar doğurabiliyor. Gazetelere yansıyan birçok genç intiharının sebeplerini anlamakta, çoğu zaman güçlük çekiyoruz. GENÇLİK İNTİHARLARI
Ergenlik yaşındaki gençlerle doğru iletişim kurmak gerekiyor. En ufak bir yanlışlık, onları intihara kadar sürükleyen sonuçlar doğurabiliyor. Gazetelere yansıyan birçok genç intiharının sebeplerini anlamakta, çoğu zaman güçlük çekiyoruz. Ergenlik döneminde çeşitli ruhsal ve fiziksel değişimler yaşayan gençler, bu yaşlarda birçok olaydan kolayca etkileniyorlar. Genç yaştaki intiharların sebeplerinin çeşitli olabileceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan anne ve babalara çok önemli bilgiler veriyor:
Psikolojik Sebepler
Gençliğin psikolojisi intihar eylemi için risk oluşturmaktadır. Ergenlikte hormonal fırtına yaşayan gencin duygulan, aklının önünde gider. Heyecanlı olmak, riski sevmek, cesaretli davranışlar, macera hevesleri, tatlı hayaller, ilk sevgili duyguları bu dönemin özellikleridir. Bu tarz duygusal fırtına içerisindeki genç, duygusal desteğe ve ahlaki norma sahipse bu dönemi kazanımla aşabilecektir. Ahlaki norm ve duygusal desteği birinci derecede verecek merci ailedir.
Biyolojik Temeller
Depresyon gösteren gencin beyin kimyası bozulmuştur. Hayattan zevk alma duygusu içerisindeki bir genç, çıkış yollan arar. Eğer gencin ailesinde daha önce intihar eylemi yaşanmışsa, dikkatli olmak gerekir. Bazı türlerinde genetik yatkınlık önemli rol oynar. Böyle kişilerde psiko-sosyal bir stres beyin kimyasını bozar ve depresyon gelişir.
Aile Kurumu Önemli
Aile kurumundaki yapısal değişiklik, şehir hayatının getirdiği yalnızlık insan üzerinde çok önemli iki etkendir. Bu gün ABD`de boşanmalar yüzde 52 civarındadır. 1955 yılında yapılan bir araştırmada bu oran yüzde 10 civarında idi. Bu artışın en önemli nedeni 1960`lı yıllarda başlayan nikah karşıtı cinsel özgürlük taraftarı akımlar oldu. İnsanlar daha çok bencilleşmeye başladılar. Çocuk büyütmek fedakarlık isteyen bir çabadır. Bencil ve çıkarcı bireyler çocuk büyütmenin külfetinden kaçmaya başladılar. Anne-Babanın çocuğa duygusal desteğinin az olması, genci yalnızlığa itti. Özellikle ekonomik destek olduğu halde duygusal destek yoksa genç kolaylıkla uyuşturucu kullanımına yönelebilir. Ardından depresyon oluşur.
Depresyon-İntihar
Depresyon bir moral bozukluğu veya güçsüzlük değildir. Bir hastalıktır. Depresyondaki gencin beyninde özellikle serotonin olarak adlandırılan hayattan zevk alma ile ilgili kimyasal iletici azalmıştır. Mamafih, intiharlı ölümlerde yapılan otopsilerde beyin omurilik sıvısında normal ölümlere göre serotonin 10 misli düşük çıkmıştır.
ÇEVRENİN ETKİSİ BÜYÜK
Prof. Dr. Tarhan intihar olaylarını tetikleyen en önemli sebeplerden birisinin çevre olduğuna dikkat çekerek, alınacak önlemleri anlattı. Ergenlik çağındaki çocuğumuzun nereye gittiğini, kiminle görüştüğünü, ne okuyup izlediğini bilmemiz gerekiyor. Prof. Tarhan bu konuda bilgi verirken şunları söylüyor:
Çocuklarımızı etkilen birçok çevresel etken var. Bunlardan birisi de internet. Bilgisayar oyunları ve internet olumlu etkisinin yanında gerçeklik sınırlarını bozmak, saldırganlığı özendirmek gibi sakıncaları da getirdi.
Gençlerin duygu dünyasında önemli güçler sınırsız arzular vardır. Sınırsız arzularını ifade ettiği hayal dünyasının nesneleri de oyunlardır. Bilgisayar oyunları gençleri sakinleştirir, hoş bir kontrol ve üstünlük
duygusu uyandırır.
Chat ile İntihar
İntihar eğilimindeki bir genç, intiharı özendiren sitelere girip, chatler yapmaya başladığında yanlış arkadaş grubuna adım atmış demektir. Böyle bir gencin üzüntülerini ve sevinçlerini paylaşmayı başaran kişiler, ancak onları iyi yöne yönlendirebileceklerdir.
Medyanın yaşamsal gıdası çarpıcı olaylardır, intiharlarda çarpıcı olaylar olduğuna göre bu medya ilgisinin olması doğaldır. Medyanın etik sınırlar içerisinde, olayları abartmadan ve çarpıtmadan olduğu gibi vermesi, toplumu doğru bilgilendirmesi demektir. Bu durum uyanık olmayı sağlar. Fakat özendirici, yanlışı tasvir edici yayınlar olumsuza teşvik ve öğretici etki yapar.
`Manevi Eğitim Gerekli`
Eğitim örgütünün psikolojik destek ve intiharı önleme konusunda danışmanlık faaliyetleri içerisinde olması çok önemlidir. İntiharı düşünen depresyondaki bir genç, aile ve yakınları ile üzüntü ve sevinçlerini paylaşamıyor olsa da, bir psikologla paylaşmasının alışkanlık haline gelmesi, yerinde ve fevkalade doğru bir uygulamadır. Eğitimin genel politikasında mutluluğa götürecek ahlaki normlar ve manevi desteklerin özendirilmesi tek çıkış yolu olarak gözükmektedir. Aksi takdirde önüne doğru seçenek sunulmayan gence, kızmaya hiç hakkımız olmayacaktır. Vicdan, insana neyi yapması ve ne yapmaması gerektiğini söyleyen zihinsel bir süreçtir. Vicdan duygusu genci yanlıştan koruyan bir bekçidir. Bu iç disiplin hem aile hem de okulda kazandırılmalıdır.
ANNE-BABALAR NE YAPMALI?
● Sürekli aşağılayan, baskıcı veya İlgisiz, parasal destek çok ama duygusal desteği olmayan ailelerde, sağlıklı gençler yetişmez,
● Gencin egosunu güçlendirmek, kişiliğinin sınırlarını çizmek, kendilik duygusunu geliştirmek için büyüklerin yardımına çok ihtiyaç vardır.
● Sosyal çekiniklik içindeki içine kapanık gence veya gülmeyi unutmuş, öfkeli gence, sevgi dolu bir bakış, güler yüz, tatlı birkaç söz yaşamsal manevi gıdalardır.
● Gençlik sorunları yasayan aileler, başka suçlu aramak yerine, kendilerini sorgulamalılar.
● Suçlu aramak yerine, sorunu çözmek için sorumluluk almaya çalışmalıdırlar.
● Ebeveynler, suçlu aramak yerine, çocuğunuzla ifade kanalları açmaya çalışın.
Omzuna el atıp ona değer verdiğinizi hissettirin.
Sıkıntıdaki ergene üç hediye veriniz.
Birincisi sevginizi
İkincisi sabrınızı
Üçüncüsü affediciliğinizi
Çünkü, gencin de hata yapma hakkı vardır. Fakat sonunda sığınacağı sıcak ailesi de olmalıdır.
Bunalımdaki Gençlere Tavsiyeler
Depresyonun öznel belirtilerini gösteren bir genç kendisini çıkmazda hissettiğinde yaşamak anlamsız, ölsem daha iyi diye düşünür. Çektiği acıya dayanamaz. Eğer ümitsizliği yenecek ahlaki normlar, inanç ve kültürel değerler varsa şöyle diyecektir:
Şu anda çok sıkıntı çekiyorum, fakat ölüm ve sonrası için yanlış şeyler yapmamalıyım. İnsan ölür ama hayat ölmez. Hem benim çok merhametli bir yaratıcım var. O bana bir çıkış yolu bulur düşüncesi ile dayanma ve katlanma gücünü kazanır. Gençler arasında gittikçe yaygınlaşan intihar olguları ile, gençliğin manevi değerlerden uzaklaşması arasında nedensellik ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz.
Depresyon
Depresyon tıpkı diğer hastalıklar gibi, örneğin kalp ya da mide ülseri gibi tıbbî bir durumdur. Klinik depresyon tıpkı diğer hastalıklar gibi genellikle benzer fakat kişiden kişiye de değişiklikler gösteren bir grup belirti ve bulgulardan oluşur.
Depresyonu olan herkeste bu belirtiler tümüyle ya da aynı şiddette olmayabilir. Eğer bir kişide aşağıda sıraladığımız bu belirtilerden dört ya da daha fazlası varsa, kişi kendi çabasıyla bu durumdan çıkamıyorsa ve belirtiler iki haftadan daha uzun bir süredir devam ediyorsa, bir psikiyatriste başvurması gereklidir.
● Sürekli olarak üzgün ya da boş hissetme.
● Umutsuzluk, çaresizlik, suçluluk ya da değersizlik duyguları.
● Madde kötüye kullanımı.
● Halsizlik ya da günlük işlere karşı ilgide, cinsel istekte azalma.
● İştah ve uyku düzeninde bozulma.
● Sinirlilik, kolayca ağlama, kaygı ve korkular.
● Konsantrasyonda azalma, unutkanlık ve karar vermekte güçlük.
● İntihar düşünceleri, intihar planı ya da girişimi.
● Uzun süreli, tedaviye yanıt vermeyen bedensel şikayetler, ağrılar.
Diğer hastalıklar gibi klinik depresyonunda da özgül bir fizyolojik mekanizması vardır. Depresyonun umut verici yanı tedavi edilebilir olmasıdır. Fakat talihsiz yönü ise, depresyonda olan kişilerin çoğunun tıbbi yardım almayı düşünememeleri ve bunun sonucunda da büyük biracı çekmeleridir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
ADHD (Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) son 25-30 yılda daha yoğun ele alınan çocukluk dönemindeki önemli psikiyatrik problemlerden biridir. Bu bozukluk, ilk olarak 1902 yılında George STILL ismindeki İngiliz doktor tarafından tanımlanmıştır.
DSM-IV’e göre Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğunun üç tipi vardır...
Dikkat eksikliği / Hiperaktivite Bozukluğu Birleşik tip;
Dikkatsizlik, hiperaktivite (aşırı hareketlilik) ve impulsivite (dürtüsellik) bir arada görülmektedir.
Dikkat eksikliği / Hiperaktivite Bozukluğu-Dikkatsizliğin önde geldiği tip;
Dikkatsizliğin ön planda olduğu görülmektedir.
Dikkat eksikliği / Hiperaktivite Bozukluğu-Hiperaktivite-İmpulsivitenin önde geldiği tip
Dikkat Eksikliği
Dikkatini ayrıntılara verememe, okul ödevlerinde , derslerde ve diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapma , dikkatin dağılması, verilen işin-görevin tamamlanamaması, oyuncak ve eşyaların kaybedilmesi, dikkatin dış uyaranlarla çok kolay dağılması, unutkanlık, kendisiyle konuşulduğunda dinlemiyormuş gibi hissedilmesi belirtilerini içerir.
Hiperaktivite (Aşırı Hareketlilik)
Ellerin-ayakların kıpır-kıpır olması, sürekli hareketlilik (koşma , tırmanma), sakin zaman geçirme-oyun oynama zorluğunun olması , çok konuşma belirtilerini içermektedir.
İmpulsivite (Dürtüsellik)
Sırasını bekleme güçlüğü, başkalarının sözünü kesme, oyunun arasına girme, sorulan soru tamamlanmadan cevabını verme belirtilerini içerir. Bu semptomların 7 yaşından önce de bulunması, en az iki ortamda (okulda-evde) bu belirtilerin olması, kişinin veya çocuğun günlük yaşantısını bozacak derecede olması gerekmektedir.
Psikyatri Uzmanı
Prof. Dr. Nevzat TARHAN